Çağdaş Sanatta Ekofeminist Yaklaşımlar

Danışman: Prof. Necla Rüzgar

Yazar: Merve Demirayak

Resim Anasanat Dalı Sanatta Yeterlik Tezi

Tez özeti: 

1970'lerde hız kazanan çevre hareketi, kadın hareketi ile; aynı eril mantalitenin ürünü oldukları teziyle birleşmiş ve ekolojik prensipler ile feminist teoriyi kapsayan “ekofeminizm” anlayışı gündeme gelmiştir. Ekofeminist teorinin temel ilkesine göre; kadınların ve doğanın ehlileştirilme, sömürülme ve tahakküm altına alınma çabasının altında bir iktidar pratiği olarak eril zihniyet yatmaktadır. Bu noktada; bu zihniyeti oluşturan ve sürdüren psiko-sosyolojik örüntüleri düşünmek de önem taşımaktadır.

 

Ekofeminist sanat; ekofeminizmin temel anlayışını; çevre sanatının ekolojik yaklaşımı ile birleştiren bir çevresel sanat türü olarak kabul edilmektedir. Özellikle 1970’lerden itibaren, çevre ve kadın sorunlarını çözmeye yönelik eylemler sanatsal pratiğe dahil olmuştur. Temelde ortak bir söyleme sahip olan ekofeminist tavır; kadın-doğa özdeşliğinin kaynağı ve ifadesi konusunda görüş ayrılıklarına düşmüştür. Sanat literatüründe ekofeminist olarak tanımlanan işlere bakıldığında; kadın-doğa arasında biyolojik özdeşlik kuran (kültürel ekofeminizm) üretimlerin yanında; bu özdeşliğe sosyo-tarihsel süreçleri hatırlatarak karşı çıkan ve bu anlamda iktidar sistemlerine eleştiri getiren (sosyal ekofeminizm) işler de izlenmektedir.

 

Fikir ayrılıklarına rağmen ekofeminist sanatın ortak çabası; “doğanın dili”nden konuşarak insanlara döngüsel ve birbirine bağlı bir ağın parçaları olduğunu hatırlatma ve bu anlamda ötekileştirilmiş tüm tahakküm formları için toplu bir adalet çağrısında bulunma çabasıdır.