Toplumsal cinsiyet rolleri açısından "aile" ve günümüz sanatındaki yansımaları

Yazar:Kübra Usta Asan
Danışman: Prof. Dr. Ayşe Sibel Kedik

Heykel Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Tezi

Tez Özeti: Toplumsal cinsiyet (gender) kavramı cinsiyetin bir toplumsal ilişkiler ağı içerisinde kurulduğunu ifade etmektedir. Cinsiyet kavramı ele aldığı nesneyi tarihin her türlü kültürel bağlamının dışında değişmez bir öze sahip olarak değerlendirirken, toplumsal cinsiyet kavramı tarihsel ve sosyokültürel bağlamların farklılaştırıcı etkisinin altını çizmektedir (Becerikli, 2004, s. 1). Toplumsal cinsiyetin inşasının temelinde yer alan ataerkillik sistemi ise, eril bir söylem üzerinden kurulduğu için yalnızca kadının toplum içindeki rolünün değil, aynı zamanda emeğinin, cinselliğinin, bedeninin ve doğurganlığının da denetlendiği bir toplumsal sisteme gönderme yapmaktadır (Atan, 2015, s. 8-9). 1970'li yıllardan itibaren, kadın hareketlerinin de etkisiyle, ataerkil sistemin erkek merkezli bakış açısına karşı çıkarak, kadınlığı inşa edilen bir süreç olarak ele alan ve kadınsı duyarlılığı ön plana çıkarmaya çalışan kadın sanatçıların ataerkil döngünün içinde sıkışıp kalan kadınların sorunlarını görerek daha yoğun dillendirmeleri feminist sanatın yükselişi ile doğru orantılıdır. Sanat alanında toplumsal cinsiyet tanımının karşılığı 1970-80 arası sürece denk gelmektedir. Sanat pratiği doğrultusunda toplumsal cinsiyet kavramına yönelik sorgulamalar, daha çok kadın sanatçılar tarafından gerçekleştirilir ve kadın sanatçıların üretimine odaklanılır. Nitekim toplumsal cinsiyeti biyolojik cinsiyetten farklı bir olgu olarak kavramaya, dişil ya da eril olarak cinsiyetlendirilmiş bir toplumsal alan içine doğmanın ve böyle bir alanda var olmanın anlamını sorgulamaya ve yansıtmaya çalışan sanatçılar öncelikle kadın sanatçılardır. Bu sanatçılar cinsiyetle ilgili kavrayışların üzerine genel kabullerle değil de soru işaretleri ile gitmekte ve eril söylemin kurguladığı toplumsal cinsiyetin rollerine karşı geliştirdikleri söylemleri sanat pratiğine taşırken kendi özgün kimliklerini oluşturmaya çalışmaktadırlar. Cinsiyet eşitsizliklerinin olduğu alanlardan özel alan ve bunun tezahürü olarak aile ve evlilik kavramları kadınların ezildiği ve ölümle yüz yüze geldiği alanlar olmaktadır. Bu bağlamda Toplumsal cinsiyet Rolleri üzerinden Aile ve Günümüz Sanatına Yansımaları başlıklı Yüksek Lisans Sanat Çalışması Raporunda, sanatçıların çalışmalarında toplumsal cinsiyet rollerini hangi nedenlerle ele aldığı, aile kavramı/kurumu ile olan ilişkilerinin eserlerine nasıl yansıdığı irdelenmiş ve kişisel uygulamalar ile aile kavramına öznel bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.