"Bilinçdışı dünyanın etkisiyle sürreal fotoğraf manipülasyonları"

Yazar: Leyla Nıyazberdıyeva

Resim Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Aslı Işıksal

Tez Özetleri: İnsan bilinçli haldeyken daha kontrolcü ve içe kapanık bir mekanizmaya sahiptir, bunun nedeni insana dayatılan toplumsal normlar, ahlak, inançlar ve insanın sahip olduğu korkulardır. Bilinçli halde bu endişelere sahip olmamız bizi özgürlükten uzaklaştırarak farklı bir birey haline dönüştürür. Kimi zaman isteyerek kendimizi, ahlaksızlığımızı, cinselliğimizi, inancımızı gizleriz. Kimi zaman ise istemeyerek başımıza gelmiş birtakım şeyleri bilinçaltımıza iterek onları kapalı kapılar ardına gizleriz bu da beraberinde travmaları ve bunalımları getirir. Sigmund Freud bu konuda yaptığı psikanaliz çalışmalarıyla bir öncüdür. Freud bilinçsiz olanı açığa çıkarmayı amaçladı ve kişinin kapalı kapılar ardına ittiği şeyi bulmasına, bir anlamda kişinin kendini görmesine, özgürleşmesine yardım etti. Freud'un bu deneyimleri sadece tıp dünyası için değil sanat dünyası için de bir ilham kaynağı ve devrim niteliğindeydi. İkinci ve birinci dünya savaşı arasında doğan, André Breton'un kurmuş olduğu Sürrealizm ya da Gerçeküstücülük hareketi Freud'un düşüncelerini benimseyerek, bilinçdışı dünyasını sanata davet etmiştir. Sürrealistler estetik ve ahlaki kaygıdan uzak, aklın baskısında kalmayarak tamamen bilinçdışının yönlendirmesiyle hareket ederler. Bilinçdışında saklı kalmış saf kaynaklar büyük önem taşır. Sürrealist sanatın belli bir malzeme sınırı yoktur, çünkü sanatçılar kendi içlerinden geldiği şekilde ve bunu farklı malzemelerle yaparlar. Bu malzeme yağlı boya olabileceği gibi fotoğraf da olabilir. Sürrealizmin ilk doğuşundan beri fotoğraf bir malzeme olarak kullanılmışsa da günümüzde teknolojinin gelişimi ile sürrealist fotoğraflar çok daha farklı bir boyuta taşınmıştır. Hayal dünyasını betimlemek artık çok daha kolay ve gerçekçi hale geldi. Günümüzde sürreal fotoğraf manipülasyonları sanat dünyasında çokça yer bulmaktadır. Kendi açımdan ilgilendiğim bir alan olması nedeniyle de tez araştırmamı bu yönde yapmak istedim. Dijital çalışmalarımda kendi iç dünyamın derinliklerinden yola çıkarak işler üretiyorum. Eserlerimi kimi zaman içimde saklı kalmış kaygılarla, kimi zaman rüyalarımın beni ittiği gerçekte var olmayan bir dünyadan referans alarak üretiyorum. Her işimin bir hikayesi olmasına rağmen bu hikayelerin iç dünyamdan gelmesinden sebeple seyirci için kapalı bir kutu haline dönüşebiliyor. Bu yüzden de bu tezdeki niyetim bilinçdışı dünyanın bilimsel keşfini örneklerle göstermek, bunun sanattaki uyarlamasını tarihsel süreciyle ve sanatçılarıyla, bu sanatçıların örnek eserleriyle incelemek ve kendi eserlerimi nasıl bir mantıkta ürettiğimi açıklamaktır.