Danışman: Prof. Ufuk Tolga SAVAŞ
Yazar: Aytuna CORA
Özet: Bu çalışmanın amacı, sanat eserinin, kendisini oluşturan malzeme olmanın ötesine nasıl konumlandığının ve var olan diğer nesnelerden nasıl ayrıldığının dayanaklarını tespit etmeye çalışmaktır. Bunun için araştırma kapsamında Heidegger’in sanat eseri hakkındaki görüşleri merkez alınmıştır. Sanat eseri, kendisini oluşturan malzeme tarafından taşınan bir nesnedir, ancak bu tanım eseri tanımlamada sınırlayıcı kalmaktadır. Heidegger’e göre ise sanat eseri, var olan diğer nesnelerle aynı kategori içinde değerlendirilemez, çünkü eser bir dünya kuran ve hakikatin kendisini ortaya çıkarmasına alan açan özel bir konuma sahiptir. Bu nedenle eseri bir nesne olarak ele almak, eserin söylemine temas edememekle sonuçlanır. Çalışma kapsamında, eserin var olan bir nesneden nasıl ve neden ayrıldığı sorusuna cevap bulabilmek için, nesnenin ne olduğu ve eserin diğer nesnelerle nasıl bir ilişki içinde olduğu araştırılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda, sanatsal yaratımın özel bir bilme türünü içeren yapısının, eseri diğer var olanlar arasında ayrıcalıklı bir konuma getirdiği görülmüştür. Antik Yunan’da sanatsal anlamda yaratmak da dahil olmak üzere her türlü üretmek eylemi için kullanılan tekhne kelimesi, sanat eserinin, kurduğu dünyaya ve hakikatle olan bağlantısına da erişebilmeyi sağlar. Tekhne kelimesinin izi sürüldüğünde, sanatsal yaratımın, sadece üreten olarak sanatçıya içkin bir biçimde var olan, bilmenin ve görmenin üstün bir biçimi olduğu görülür. Böylesi bir bilme ve biçimlenişinden önce onu görme eylemiyle meydana gelen sanat eserinin, bir dünya kurarak yeni ihtimallerin görünür kılındığı, özel bir konuma sahip olduğu sonucuna varılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sanat Eseri, Nesne, Tekhne, Sanatsal Yaratım, Heidegger.