Yazar:Erdem Ümit Asmaz
Danışman: Prof. Mümtaz Demirkalp
Heykel Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Tezi
Tez Özeti: "Dilsel Göstergelerin İmgesel Karşılıkları" başlıklı bu raporda dil, göstergeler ile imgeleri, sanatta dilsel göstergelerin kullanılması üzerinde durulmuş ve dilsel göstergelere ek olarak farklı göstergelerin de sanatta uygulanmasına değinilmiştir. 'Şey'lerin anlam kazanmasının tanımlanabilmelerine, sınıflandırılabilmelerine bağlı olduğu söylenebilir. Tanımlama ve dolayısıyla anlamlandırma ise dil kullanılarak gerçekleştirilir. Dilin elemanları olan sözcükler ile nesneler tanımlanır. Sözcükler yardımıyla da anlam oluşur. Oluşturulan anlam kümelerinin aktarımı da yine sözcükler aracılığıyla gerçekleşir. Dil yalnızca nesneleri tanımlamakla kalmaz, soyut kavramları da isimlendirir. Böylece sözcüklerin zihinde çağırdığı nesnelerin imgelerinin yanında soyut kavramların da imgeleri oluşur. Dilsel göstergelerin imgesel karşılıkları statik değildir ve zaman içerisinde değişir, katmanlanır. İnsanlık tarihinin ilerlemesi bağlamından bakıldığında, önceden basit duyumların sözcükleş- tirilmesi ve dolayısıyla kodlanması tarih ilerledikçe, duyumsamaya ek olarak zaman-uzamsal algı kullanılarak geliştikçe, zihnin basit dışavurumsal tepkilerinin yerini temsili bir işlev almış- tır. İletişimde artık doğrultu, mesafe gibi uzamsal kavramlarla süre, hız gibi zamana bağlı kavramların kullanılması, öznel bir deneyimin nesnel bir temsilinin aktarımına dönüşebilmektedir ki bu da ortak yaşam için önemli bir gereksinimdir. Böylece dil, nesnesinden giderek soyutlanır ve göstergeler, işaretler, sembol ve simgeler öne çıkar. Her türlü medyanın yaygın kullanımıyla artan imgeler kalabalığı ve göstergelerin çokluğu gü- nümüz toplumunu çeşitli alt-metinler, sübliminal mesajlarla yönlendirmektedir. Böylesi yüksek miktarda gizli mesajların açık bir zihinle algılanması da gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Sanat, dilin anlamı taşıdığı gibi, anlam taşıyan bir dildir. Sanatın, hangi dönemde olursa olsun, insanlığın gerçekliğinin farkına varmasının ve yaşama karşı tavrını sorgulamasındaki etkisi düşünüldüğünde, günlük yaşamda kullanılan göstergelerin ve dolaylı olarak bu göstergelerin manipülasyonlarının açığa çıkarılmasındaki etkisi yadsınamaz. Ancak bu açığa çıkarma, her zaman doğrudan bir öğreti biçiminde yapıldığında sanat bağlamından uzaklaşılmaktadır denilebilir. Böylesi bir ifşanın çok daha naif bir yaklaşımla, bazen nükteli bir biçimde günlük nesnelerin fonksiyonlarının yapıbozuma uğratılmasıyla gerçekleştirilmesi hem sanat çerçevesinden çıkılmamasına, hem de istenilen mesajın iletilmesine olanak vermektedir. Raporun birinci bölümünde, insanlığın gerçeklik arayışına değinilmiş, gerçekliğin dil aracı- lığıyla aktarılması ve dilin konvansiyonlarından bahsedilmiştir. Dilsel göstergeleri irdeleyen göstergebilimin işaretler ve nesneler arasında kurduğu bağa değinilmiştir. Göstergelerin nesnelerle eşleşmesi ve sanatta bunun araştırılması ve sorgulanması René Magritte ve Joseph Kosuth üzerinden işlenmiştir. Bugüne yaklaşıldığında göstergelerin artık sadece dil aracılığıyla kullanılmadığı ve göstergeler sisteminin yalnızca sözcükler olmadığı, çok daha farklı birçok kodlamanın olduğu gösterilmiştir. İkinci bölümde artık göstergelerin dilsel olması gibi bir kısıtlamadan uzaklaşılmış ve teknoloji ile gelişen dünyada sanat bağlamında pek çok gösterge sistemi kullanıldığı vurgulanmıştır. Postmodernitenin nesneye ve imgeye bakışı ile yeni bir kavramsal düşünce biçiminin sanattaki karşılığı incelenmiştir. Kavramsallığı, sanat terminolojisine dâhil eden Kosuth'un bu olgu hakkındaki düşünceleri birinci bölümün ardından irdelenmeye devam edilmiş ve güncel sanatta yeni okumaların bu görüşler ışığında edindiği durum araştırılmıştır. Göstergelerin sanat bağlamında nasıl kullanılabileceği ve çıkarılabilecek sonuçlar uygulamalar ile denenmiştir.