Yazar: Zeki Zihni Kıvanç Yılmaz
Danışman: Prof. Mümtaz Demirkalp
Heykel Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Tezi
Tez Özeti: Özne ve nesne bağımlı var olan unsurlardır. İnsan-özne, doğa nesnesinden ayrı, kendi işlev ve anlam müdahaleleri ile yeni bir nesne anlayışı oluşturmuştur ve tarih boyunca evrimine nesnelerle eş doğrultuda devam etmiştir. Nesnenin neliği, öznenin nesneye atfettiği işlevsel algı ile yok olmuş ve öznenin nesne ile olan ilişkisi yüzeyselleşmiştir. Modern dünya işleyişinin getirisi olan seri ve tek tip üretim de işlev nesnesinin öncesinde sahip olduğu biriciklik öğesini ortadan kaldırarak bu yüzeyselliği pekiştirmiştir. İşlev nesnesinin yerinden edilmesi; biçimsel, düşünsel, uzamsal değişimlere maruz bırakılması, nesnenin işlevselliğini, anlam katmanları arasında silikleştirir. Böylece öznenin öznel deneyimleri ile nesneye yaklaşımı; nesneye nesneliğini kaybettirmeden yeni ontolojik anlam katmanları kazandırır. Nesnenin bu anlamsal kazanımındaki asıl değişim nesnenin görünümündeki değişimden ziyade öznenin algısındaki, yaklaşımındaki değişimdir. Özne ile nesnenin ortak bir varoluş paydasında buluşması sanatsal ilişkiyi ve sanat nesnesini doğurur. Sanat nesnesi her zaman için özne tarafından duyumsanan gerçekliğin bir temsili olarak oluşmuştur. Özne nesneyi kullanan değil onu farkedip ilişkisini oluşturan ögedir. Sanatsal farkındalık nesneyi belirli anlam ve işlev bilgilerinden soyutlayarak nesneyi algılanabilir, deneyimlenebilir bir görüngü olarak görmeye çalışır. Kendisi olarak nesne, öznenin algılama yoluyla mümkün değildir çünkü öznenin bilincindeki yansıması, her zaman öznenin kişisel ve kolektif anlam şebekesinden yorumlanmak zorundadır. Sanat nesnesinde nesnenin o ana kadar ne olduğu, tanımı, işlevi, estetiği ya da nesneye yapılan müdahalenin biçimi, derecesi önemli değildir. Önemli olan nesne ile sanat nesnesi arasındaki geçişte tanımsız ve bilinmeyene yönelik eğilimdir. Böylece öznenin bilincindeki bilinmeyen nesnenin özünü işaret eder.