Tarihi yapıların sürdürülebilir mimarlık ilkelerine göre yeniden işlevlendirilmesi: Boğaziçi Üniversitesi erkek yurdu (Hamlin Hall) örneği

Yazar:Begüm Gökdağ
Danışman: Prof. Dr. Meltem Yılmaz

İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

Tez Özeti:Fransız Devrimi ile ortaya çıkan tarihi yapı koruma gerekliliği, tekil koruma anlayışlarından Avrupalı devletlerin konuya hassasiyet göstermesine evrilerek, bugünkü kurallı şeklini almıştır. Önce Sanayi Devrimi'nin, sonra ise II. Dünya Savaşı'nın kentler ve yapılar üzerinde bıraktıkları etki, belge niteliği taşıyan tarihi yapıların kurallarla korunması gerektiğini göstermiştir. Aynı zamanda, Sanayi Devrimi'nin bir başka etkisi olan çevre sorunları da, II.Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl sonra gündeme gelerek "sürdürülebilirlik" kavramını ortaya çıkartmıştır. Tarihi yapı ve çevre koruması; kültürel devamlılığı, sürdürülebilirlik ise, kaynakların devamlılığını sağlamayı hedefleyen ve gelecek nesillere bu iki unsuru eksiksiz bir şekilde bırakmayı amaçlayan uygulamalardır. Günümüzde Dünya'nın birçok ülkesinde, özgün işlevini yitirmiş olan çoğu yapı yeniden işlevlendirilerek ve işleve uygun bir şekilde iyileştirilerek aktif halde kullanılmaktadır. Tarihi yapının devamlılığının sağlanması açısından, yapının aktif halde kullanılıyor olması ve rutin bakımlarının yapılması önemlidir. Tıpkı diğer koruma yöntemlerinde olduğu gibi, yeniden işlevlendirme ve iyileştirme projelerinin de belirli kuralları bulunmaktadır. Tarihi dokuya zarar vermeden kullanıcıların güncel ihtiyaçlarının karşılanması, özellikle iyileştirme projelerinin ana hedefidir. Tarihi yapıların gündelik hayatta kullanılması ve gelecek nesillere düzgün bir şekilde bırakılması kadar çevre sorunlarının önlenmesi de önemlidir. 21. yüzyıl insanının günlük problemleri arasına giren çevre sorunları, kaynakların dikkatlice tüketilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda, çevreye oldukça zarar veren ancak bir ihtiyaç da olan yapı sektörünün, çalışmalarını çevreye en az hasarı vererek, geri dönüşüm ve atık yönetimi konularına hassasiyetle yaklaşması gerekmektedir. Modern yapılarda olduğu gibi, tarihi yapılarda da oldukça fazla enerji tüketimi olması, sürdürülebilir yapı ögelerinin kullanılabileceği türden tarihi yapıların da çeşitli sistemlerle iyileştirilmesi gerekliliğini ortaya koymuştur. Modern bir yapıya uygulanan sistemler kadar özgürce planlama yapılmasına fırsat vermeyen tarihi yapılarda, sürdürülebilirlik anlamında yapılan çalışmalar kısıtlı fakat etkilidir. Tarihi yapıları ve çevreyi korumanın birincil adımı, toplumu bu iki konuda bilinçlendirmekten geçmektedir. Bir toplumu bilinçlendirmenin uzun vadeli ancak sağlam temelli yöntemlerinden biri olan üniversite eğitimi de son yıllarda özellikle sürdürülebilirlik konusunda çalışmaların yapıldığı bir alandır. Ülkemizde henüz çok yeni olan bu uygulama, Batı'lı ve Asya'lı gelişmiş devletler tarafından benimsenerek sadece ders programlarına değil, aynı zamanda kampüs yaşamına da yayılmıştır. Literatüre "yeşil kampüs" adıyla geçen bu uygulama, genel sürdürülebilir yapı sistemi kurallarının benimsendiği ve bu şekilde öğrencilerin sürdürülebilirlik kavramı hakkında yaşamlarının ilk safhalarında bilinçlenmelerini sağlamaktadır. Bu amaç, köklü ve kampüs içinde tarihi yapı barındıran üniversiteler için ise, kampüsü ya da kampüs yapılarını tarihi dokuya zarar vermeden sürdürülebilir yapı ögelerine uygun şekilde iyileştirmeleri, aynı zamanda da öğrenci ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri gerekliliği nedeniyle bambaşka bir zorluğa sokmaktadır. Ülkemizde, bu amacı gerçekleştiren ilk üniversite olan Boğaziçi Üniversitesi, inşaa ettiği yeni yapılarda sürdürülebilirliğe önem verirken, ana kampüste tarihi yapılara sahip olması nedeniyle, üniversitenin en ünlü ve eski yapısı olan Hamlin Hall'u yeşil bina haline getirerek Leed Gold sertifikası almaya hak kazanmıştır. Robert Kolej'in Bebek'de bulunan yapısından sonraki binası Hamlin Hall, içinde yatakhanelerin de bulunduğu bir eğitim yapısıyken, 70'li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi'ne verilmiştir. Bugün hâlâ Boğaziçi Üniversitesi'ne ait olan yapının, günümüzde yalnızca yurt işlevine sahip olması nedeniyle yeniden işlevlendirilmiş bir yapı olduğunu söylemek mümkündür. Bunun yanı sıra yapıya 2011 yılında iyileştirme projesi uygulanmıştır. Yapılan iyileştirme projesinde yapıya yeşil yapı sistemleri de eklenerek hem tarihi hem de enerji etkin yapı olması sağlanmıştır. Robert Kolej bir Amerikan okulu olduğu için, Hamlin Hall'da bu standartta yapılmıştır. İyileştirme yöntemi incelenen yapıda kullanılan sistemlerin yeterliliklerinin anlaşılması için başka bir Amerikan yapısı olan ve Hamlin Hall gibi yurt yapısı olarak kullanılan Harvard Üniversitesi Hamilton Hall da incelenerek, bu araştırma özelinde kıyaslama yapılmıştır. Harvard Üniversitesi, kampüste bulunan hem tarihi hem de modern yapılara yeşil bina sistemleri uygulayarak "Yeşil Kampüs" ünvanı alan bir başka Üniversitedir.